22 Haziran 2011 Çarşamba

tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşünenler, üzümlere dair hiç birşey bilmiyor demektir...



Maya - Sana özel bir soru sorabilir miyim?
Miles - Tabi ki.
Maya - Neden Pinot'yu bu kadar seviyorsun? Parçan olmuş artık.
Miles - Bilmiyorum, bilmiyorum... Bildiğin gibi yetişmesi zor bir üzüm. İnce bir derisi var ve olgunlaşması uzun sürmüyor. Her yerde de yetişmez. Yetiştirmek özen ister ve yalnızca dünyanın belli yerlerinde yetişir. Sadece en tutkulu bahçıvanlar onu yetiştirebilir. Pinot'nun yapısını anlamak için zaman harcamak gerekir. Aroması ise dünyadaki en kalıcı, lezzetli aromalardan biridir. Cabiren de lezzetli olsa da bana prozac gibi geliyor nedense. Karşılaştırıyorum... Ya sen?
Maya - Bana ne olmuş?
Miles - Bilmiyorum, neden şarapla ilgileniyorsun?
Maya - Sanırım eski kocam sayesinde ilgilenmeye başladım. O bir satıcıydı. Sonra bir şey keşfettim. Ne kadar çok şarap içersem, bana düşündürttükleri o kadar fazla hoşuma gidiyor.
Miles - Ne gibi?
Maya - Ne kadar sahtekar olduğu gibi. Şarabın hayatı üzerine düşünmeyi seviyorum. Canlı olduğunu... Üzümler büyürken neler olduğunu düşünmeyi seviyorum. Güneşin nasıl parladığını... Yağmur yağıp yağmadığını... Üzümlere dokunan, toplayan insanları düşünmeyi seviyorum, eski bir şarapsa kaçının ölmüş olabileceğini. Şarabın sürekli hareket halinde olması hoşuma gidiyor. Bugün açtığımda aldığım tat, başka bir günden farklı olur. Çünkü aslında şarap şişesi canlıdır. Seçime dayalı bir karmaşa ve yoğunluk içeriyor. Senin "61"in gibi. Özel zamanı bekleyebiliyor....



R.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder