29 Haziran 2011 Çarşamba

anlaşılmaz işler bunlar birtanem




bir insanı neden sevdiğini bilmiyorsan,


onu gerçekten seviyorsun demektir.








R.

denk ilem


belki de şair olurum, seni de aldırırım yanıma!..




R.

27 Haziran 2011 Pazartesi

vade




'-özledim,
gelme
ama arada uğra, bir kere görün...
'


R.

koşayım filmlerin adı bu olsun



son insan yürüyor,
tut elimden kaçalım
kaçalım kaçalım..
bizi kimseler görmesin,
arayanlar bulmasın,
tren duvarları sarsmasın,
yürek bu kadar hızlı çarpmasın,
kan böylesine hızlı akmasın,
aşkın kulakları sağır
sesi boğuk olmasın..



R.

25 Haziran 2011 Cumartesi

başım dönüyor




muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ancak birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gidecekti.
bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu..
biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. o zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için, herşeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu..



R.

23 Haziran 2011 Perşembe

umma olric..



Ne umuyorduk ki olric?
öptüğümüz kurbağa prens çıktı diye hayatımız peri masalına mı dönüşecekti?



Umma olric, yasak düşler kurma...






R.

22 Haziran 2011 Çarşamba

ey aşk yaptığını beğendin mi?



Allah biliyor ya
benim şaşkınlığım sizinkine benzemez
hayrete düşürür beni umursamadığınız şeyler
mesela ırmağa binen balık
güneşi sırtında taşıyan dağ
ve peribacaları, avurtları çökmüş kayalar
ve sarışın semazenler, ayçiçekleri
hayrete düşürür beni.

merakım da sizinkine benzemez
şöyle seslenirim bazen:
yağmurkuşu bana bir şeyler söyle
deli ırmak ne fısıldar denize.

savaşım da benzemez savaşınıza
yalın kalem
dayanırım kelam kapılarına
ya simmurga ya morga, farketmez.

ve korkum, o da sizinkine benzemez
saflar sıklaştıkça korkarım
anlaşılmaktan korkarım, düşlerimden korkarım
üstelik kırmızı ışıkta cam silen çocukları
şoförlerden sakınmak zorundayım.


R.

gerçekte ne var?!




Bir gün onu bulmaya karar verdim, sonra vazgeçtim. Bilmemek daha iyi, hayal kuruyorum. Kimi istersem o oluyor. Belki o da benim gibi yalnızlığı seviyor.



R.

susamıyorum, içimde depremler var, susuyorum.



Ey Tanrım,

Ey Tanrım, çok fazla şey istiyorum,

her şeyi istiyorum!

Her çıkardığım seste bir şeyler istediğimi duyuyorum.

Ne kadarına gereksinmem var bilemiyorum.

Ey Tanrım, şimdi kendimi dua ederken duyabilmek için susuyorum.





R.

tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşünenler, üzümlere dair hiç birşey bilmiyor demektir...



Maya - Sana özel bir soru sorabilir miyim?
Miles - Tabi ki.
Maya - Neden Pinot'yu bu kadar seviyorsun? Parçan olmuş artık.
Miles - Bilmiyorum, bilmiyorum... Bildiğin gibi yetişmesi zor bir üzüm. İnce bir derisi var ve olgunlaşması uzun sürmüyor. Her yerde de yetişmez. Yetiştirmek özen ister ve yalnızca dünyanın belli yerlerinde yetişir. Sadece en tutkulu bahçıvanlar onu yetiştirebilir. Pinot'nun yapısını anlamak için zaman harcamak gerekir. Aroması ise dünyadaki en kalıcı, lezzetli aromalardan biridir. Cabiren de lezzetli olsa da bana prozac gibi geliyor nedense. Karşılaştırıyorum... Ya sen?
Maya - Bana ne olmuş?
Miles - Bilmiyorum, neden şarapla ilgileniyorsun?
Maya - Sanırım eski kocam sayesinde ilgilenmeye başladım. O bir satıcıydı. Sonra bir şey keşfettim. Ne kadar çok şarap içersem, bana düşündürttükleri o kadar fazla hoşuma gidiyor.
Miles - Ne gibi?
Maya - Ne kadar sahtekar olduğu gibi. Şarabın hayatı üzerine düşünmeyi seviyorum. Canlı olduğunu... Üzümler büyürken neler olduğunu düşünmeyi seviyorum. Güneşin nasıl parladığını... Yağmur yağıp yağmadığını... Üzümlere dokunan, toplayan insanları düşünmeyi seviyorum, eski bir şarapsa kaçının ölmüş olabileceğini. Şarabın sürekli hareket halinde olması hoşuma gidiyor. Bugün açtığımda aldığım tat, başka bir günden farklı olur. Çünkü aslında şarap şişesi canlıdır. Seçime dayalı bir karmaşa ve yoğunluk içeriyor. Senin "61"in gibi. Özel zamanı bekleyebiliyor....



R.

güneş işte buradayım.



Hiç yalnız hissetmedim kendimi. Bir odada tek başıma kaldım, intiharın eşiğinde. Kendimi çok kötü hissettiğim oldu, ama hiçbir zaman birinin odaya girip kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını düşünmedim. Ya da birkaç kişinin.

İbsen’den bir alıntı yapacağım: “En güçlü insanlar genellikle yalnızdır.” İnsanları bilirsin,”Hey, cuma akşamı, ne yapacağız, burada kös kös oturacak mıyız? ” Evet, kesinlikle. Çünkü yok dışarıda bir şey. Aptallık sadece. Aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlar. Geceye koşa koşa çıkmak gibi bir ihtiyaç içinde olmadım hiçbir zaman. Milyonlarca insan adına özür dilerim, ama ben kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. Kendimden hoşnutum. Bildiğim en iyi eğlence kendimim. Biraz daha şarap içelim!


R.

time 4 understanding



Beni anlamalısın
Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz,
Yaşarken anlaşılmaya mecburum.
Ben Van Gogh'un resmi değilim,
Öldükten sonra beni müzeye koyamazsın.





R.

ancak öğreterek öğrenebilirsin..



İnsan ilk önce kendisinden başka hiç kimseye güvenemeyeceğini, yalnız olduğunu, sonsuz sorumlulukların ortasında dünyada tek başına kaldığını, kendi koyduğu amaçlar dışında hiçbir amacı olamayacağını, bu dünyada kendisinin biçimlendireceği kaderden başka kaderi olamayacağını anlamadıkça, hiçbir şey isteme arzusunda değildir .






R.

20 Haziran 2011 Pazartesi

yazma sen...



+yazarım sana...
-yazma! ozaman bekliyor insan..hem buraya çok az insan geliyor..çok insan gidiyor..e kalanda bekliyor bazen çok uzun bekliyor ..hele hani mesela sanki bir yoldan birisi gelecek boş uzun bir yol devamlı ona bakıyorsun sonra kimse gelmiyor... yazma sen..
+ben seni hiç unutmuyacağım !
-........


R.

19 Haziran 2011 Pazar

Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?




Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.

Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...

-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?


Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?


18 Haziran 2011 Cumartesi

hayat kısa

bir uyku bölmezse anılarımı,
korkarım çıldırtır bu hayal beni..


R.


















R.

ben bir deli kızım

ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım,
siz beni ne anlarsınız siz..
...
ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara..
...
ayaklarımın altından geçiyor bir deniz
ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım
siz beni ne anlarsınız... siz...

R.

derinleşsin ben içerledikçe, ruhumdaki sakarlık






Nazlan,
Sitem et,
Kırıl bana...
Beni geç vakit
Tek başıma suya yolla.
Bahçede yüzünü öteye çevir
Güle hayret ediyormuş gibi yap
Gülümseyerek konuş da başkalarıyla
Somurt, avluda sadece ikimiz kalınca
Kızıp en sevecen adımlarınla üst kata çık
En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden
Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık.

Yamru bastım iş değildi hâke çakılmak bayırdan
Dağ sıradağdı hangi haşin belden yol veresi
Gece hep süzüldü yukardan lâkayt Kehkeşân
Altımda hep beni yutmaya çağladı nehir
Yetişir hecelemen sök beni bir kere
En zoruma gideni yap hengâme getir
Çel beni tökezlet tuttur çitlere
Ahla istida edecek ahvâl değil
Kim bana kıymazsan bilebilir
Dünya dedikleri samut küp
Acılar tınladıkça bende
Hep seni seslendirir.

İ.Özel












R.

5 Haziran 2011 Pazar

Anlamalıydım ki resmin tamamını kavrayabileyim...

''Sabretmek öylece durup beklemek değil,

ileri görüşlü olmak demektir.

Sabır nedir?

Dikene bakıp gülü,

geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.

Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emreder, hazmeder.

Ve bilirler ki, gökteki ayın dolunaya varması için zaman gerekir.''

olur mu?
hadi ağlama lütfen. lütfeeen...



R.